Her kapı kendi mülkiyetçiliğinin bünyesinde bir mülktür...
- canbal
- 8 May 2020
- 1 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 9 Şub 2024
Kapılar; yeri gelir mitolojide karşımıza çıkar, yeri gelir tasavvufun perde arkasında. Ama günlük hayatımızda kapılara yeterince saygı göstermez; onları bir nesne olarak görür, vurup geçeriz. Oysa her kapı başka bir boyuta geçişin realist aracıdır.

Her kapının; rengi, sesi, kokusu, dokusu farklıdır. Bununla beraber kapılar mekanların; ses, ışık, renk, koku ve dokularına değişiklik sunar. Hatta iklimlerine bile. Her kapı kendi mülkiyetçiliğinin bünyesinde bir mülktür. Bir insana özgürlüğünü bağışlayan bir kapı, başka bir insanın özgürlüğünü elinden alarak onu tutsak edebilir.
Her insan sesinin farklı çıktığı gibi her kapının da sesi farklı çıkar. Hatta kilit sesi, kol sesi, pervazla buluşma sesi, bir nesneye çarpma sesi ve tıklatılma sesi dahi farklılık gösterir. Yani her insan gibi farklı dilde konuşur kapılar. İnsanları ötekileştirdiğimiz yetmiyormuş gibi kapıları da ötekileştiriyoruz. Gıcırdayan bütün kapılara düşman kesiliyoruz. Oysa her kapı, ustasının yönlendirdiği tarafa açılır. Tıpkı birey-aile, birey-toplum ilişkisi gibi. Bir de kapı-usta ilişkisi vardır.
Her insan gibi kapıların da bir duruşu vardır. Gariban kapılar, zengin kapılar, paspal kapılar, soylu kapılar, yaşlı kapılar, sağlıklı kapılar… Her gariban için kendi kapısı soyludur, ben bunu bilir bunu söylerim.
Kapılara değer verin. Sadece kendi kapınıza değil herkesin kapısına değer verin ve saygı duyun. Tıpkı insanlara vermemiz gereken değer, duymamız gereken saygı gibi.
Can Bal
Comments