Şamar
- canbal
- 8 May 2020
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 9 Şub 2024

Dersten çıkmış koridorda yürürken, öğrencilerin hazırladığı “Çizgi Karakterlerin Portreleri” adlı resim sergisine bakıyordum. Aralarında çok yetenekli öğrencilerin bulunduğu bu çalışma hoşuma gitmişti. Snoopy, Ninja Kaplumbağalar, Tweety, Tom ve Jerry…
Okulun arka bahçesine gidip bir sigara yakmıştım ki…
“Oğlum, gelin buraya!”
“Selim, neden sürekli arkadaşına şamar atarken görüyorum seni?”
“Oyun oynuyoruz öğretmenim, gerçek şamar atmıyorum ki, şakacıktan vuruyorum öyle.”
“Nasıl şakacıktan şamar atıyorsun oğlum sen? Böyle şaka mı olur? Arkadaşının yanağında elinin izi çıkmış! Nasıl oyun bu?”
“Oyun oynuyoruz öğretmenim, Selim doğru söylüyor.” dedi Emre.
“Emre, oğlum bu nasıl oyun? Böyle oyun olmaz! Birbirinizi inciterek oyun oynanmaz. Hem madem oyun, neden sürekli şamar yiyen sensin?”
“O da bana vuruyor öğretmenim. Siz görmemişsiniz.” diyerek, araya girdi Selim.
“Evet, vuruyorum öğretmenim, siz yokken de ben vurdum.”
“Şimdi geçin sınıfa ben geliyorum. Bir daha da birbirinizi incitecek oyunlar oynamak yok! Anlaşıldı mı?”
“Peki, öğretmenim.” deyip, gitmişti Emre’yle Selim.
Sigaradan bir nefes daha aldığımda, Aslı geldi.
“Öğretmenim.”
“Efendim Aslı.”
“Selim’le Emre yalan söylüyorlar size.”
“Neden yalan söylüyorlar?”
“Siz konuşurken duydum. Oyun oynamıyorlar onlar, hem Emre şimdiye kadar hiç vurmadı Selim’e.”
“Peki, Selim niçin vuruyor Emre’ye?”
“Selim her tokat attığında, Emre’ye bir lira veriyor.”
“Nasıl yani? Bunu neden yapıyorlar?”
“Emre ‘kimseye söyleme’ dedi ama onun babası artık işe gidemiyor. İnşaattan düşmüş iki ay önce, kaburgaları kırılmış. O yüzden Emre kendine şamar atan herkesten bir lira alıyor.”
“Nasıl herkesten? Başka kimler var Emre’ye şamar atan?”
“Mehmet, Ömer, Berk, Ferhat, Selim.”
“Bu söylediklerin gerçek mi Aslı? Şimdiye kadar neden söylemedin?”
“Söylemek istedim ama Emre’ye söz vermiştim. Emre, babasının artık çalışamadığını bu yüzden bakkala sürekli borç yazdırdıklarını söyledi. Sadece bizim sınıf değil, diğer sınıflardan da tokat atmaya geliyorlar Emre’ye.”
Aslı’ya bu konuşmamızın aramızda kalmasını söyleyip sınıfa gönderdiğimde, elim ayağım titremeye başlamıştı. Sigarayı atıp içeri girdim. Sergideki resimlere dalmış sınıfa yürürken, kuvvetli bir şamar sesiyle kendime geldim. Müdür yardımcısının Emre’ye attığı bu tokatla içimdeki hüzün, nefrete bürünmüştü.
“N’apıyorsunuz Fikret Hocam!” sesimin yankısıyla, bütün öğrenciler sınıflarından koridora çıkmış bize bakıyorlardı.
“Hocam rica ederim siz karışmayın. Bu terbiyesize haddini iyice bildireceğim.”
“Ne diyorsunuz siz! Ne hakla tokat atarsınız çocuğa?”
“Bakın, bakın hocam, müdür beyin oğlu Selim’in resminin altına ne yazmış?”
Emre, kırmızı tahta kalemle “Gargamel” resminin altına içindekileri kusmuştu.
“ŞİRİN BABA GELECEK ANANIZI SİKECEK!”
Can Bal * Bu öykü AYI DERGİ Şubat 2017 sayısında yayımlanmıştır.
Comments